Kenevir bitkisi Cannabacae familyasında yer alan Cannabis genusunda sınıflandırılmış bir bitki türüdür. Kenevir bitkisi üç türe ayrılır. Cannabis sativa L. olarak adlandırılan tür kullanımı en yaygın olanıdır. Senelik ömrü olan, çift çenekli otsu bir bitkidir. Kenevir eşeyli ürer ve kendi arasında erkek ve dişi olmak üzere ikiye ayrılır. Kenevir tarlaya ekilirken cinsiyet belirlenerek dikim yapılamaz. (Aytaç, 2018) Ekilen tohumlar genellikle %30-35 erkek, %65-70 oranında dişi bitki olarak yetişir. Erkek bitkiler tozlaşmayı tamamladıktan kısa süre sonra ölür. Bu sebeple tahıl için yetiştirilen kenevirlerden tohum üretilmesi gerekir (Oran Kalkınma Ajansı, 2019).
Kenevir bitkisinin asıl yetişme alanı Orta Asya ve Hindistandır. Günümüzde doğru iklim koşullarına sahip tüm bölgelerde kenevir tarımı yapılmaktadır. Kenevir bitkisi keyif verici madde olarak popüleritesini kazanmış olsa da günümüzde sağlık alanından dokumacılığa kadar birçok alanda kullanılabilmektedir.
Kenevirin yetiştirilmesi ve kullanılmaya başlanması M.Ö 8000 yılına kadar uzanır. Mezopatamya’da, Orta Asya’da ve Çin’de kenevir yetiştirilmiş, sağlık alanında şifalı bitki olarak kullanılmıştır. Sonraki dönemlerde kenevir tüketimi yaygınlaşmış; kumaş, ip, yiyecek ve ilaç için de kullanılmıştır. Yapılan arkeolojik kazılar sonucunda bulunan en eski kağıt parçası Çin’de üretilmiş kenevir parşömenidir. Bu bitki 19. yüzyıla kadar en önemli tarım ürünlerinden sayılmıştır. Bu dönemlerde Harikalar Diyarı ve Alice’i de içeren pek çok tanınmış kitap kenevir kağıdına basılmıştır (Oran Kalkınma Ajansı, 2019).
Türkiye’de kenevir üretimi ve desteklenmesi 1946 yılında Sümerbank tarafından kurulan Taşköprü kenevir fabrikasıdır. Sümerbankın bu girişimi çeşitli sebeplerden dolayı başarısız olmuş ve 1949 yılında üretim durdurulmuştur. Sonraki yıllar yeniden kenevir üretilmek istense de Hindistan’dan jüt ithalinin başlamasıyla kenevir üretimi sekteye uğramıştır. 20. yüzyıldaysa kenevir lifine kıyasla daha ucuz olan polyesterin yaygınlaşması ile kenevir ekimi gün geçtikçe azalmıştır (Ulaş, 2018)
Kenevir Morfolojisi ve Anatomisi
Cannabis sativa L. Ince,gevşek dallanma gösteren bir yapıya sahip olup, uzunluğu 6 metreye kadar çıkabilen bir bitki türüdür. Bununla birlikte Cannabis indica 90 cm-2.5 metre arasında, Cannabis ruderalis 60 cm-1 metre arasında uzunluğa ulaşabilmektedir. Bu üç türü birbirinden ayırt etmenin en iyi yollarından biri de gövde ve dallanma şeklini incelemektir. Cannabis indica piramit şeklinde dallanma gösterirken, Cannabis ruderalis seyrek dallanma gösterir.
Kenevir altı farklı başlıkta incelenir:
- Kök
- Sap ve dallar
- Yaprak
- Meyve
- Tohumlar
Kök yapısı kazık kök sistemi olarak ifade edilir. Kazık kökler uygun nem ve toprak koşulları altında 3-4 metre derinliğe inebilmektedir. (T.C Tarım ve Orman Bakanlığı, 2019) Kök sistemi ağ yapılıdır. Toprağın kenevir üretimi bakımından yetersiz olması durumunda ana kök yeterince uzayamaz, yan köklerde ise normalden çok gelişim gözlemlenir.
Kenevir saplarının boyutu çevrenin verimliliğine ve aldığı yağışa bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Aynı zamanda cinsiyet farkı da boy uzunluğu bakımından önemlidir. Sert ve otsu yapıda olan sapın çapı 4-20 mm arasında değişebilir, boyu ise 1-6 metre arasında uzunluğa erişebilmektedir. Bununla beraber erkek kenevirlerdeki boy uzunluğu, dişilerdeki boy uzunluğuna kıyasla daha fazladır. Kenevir sapları cinsiyet fark etmeksizin yaşlandıkça odunlaşır.
Sapın kesiti hipokotil kısmında yuvarlak, bunun üstünde dört, daha yukarıda ise altı köşeli şekilde bulunur (T.C Tarım ve Orman Bakanlığı, 2019). Sapın bir kısmı odunsu yapıdayken, bir kısmında öz bulundurur. Sapın ortası ise tamamen boştur. Kenevir sapı boğum ve boğum aralarından meydana gelir. Kısa boylu kenevirlerlerde boğum araları daha kısadır. Boğum araları sapın tamamına bakıldığında yukarı ve aşağı kısımda daha kısa durumdadır. Orta kısımlarda ise en uzun boğum aralarına rastlanır.
Kenevir Anatomisi
Kenevir lif hücreleri poligonal olarak tanımlanır. Kenevirde bulunan lif hücreleri sapın kabuk kısmında huzme şeklindedir. Sapın hipokotil kısmında lif hücrelerinin sayısı azalırken, uç kısma gidildikçe incelme gösterir. Primer lif hücreleri dördüncü boğumdan başlayarak sekizinci boğuma kadar artış gösterir. Aynı şekilde dördüncü boğumdan sekizinci boğuma doğru yukarı gidildikçe hücre ve huzme sayısında azalma gözlemlenir. Kabuk içerisindeki liflerin oluşma aşaması üç kısımda incelenir. İğ şeklindeki lif hücreleri bir araya gelip, pektinle yapışarak lif huzmelerini oluştururlar (T.C Tarım ve Orman Bakanlığı, 2019). Oluşan ilk lifler diğer liflere kıyasla daha uzun yapılıdır. Bununla birlikte dişi kenevirlerde lif verimi yüksek, erkek kenevirlerde lif kalitesi yüksektir.
Kenevir liflerinin üretiminde yüksek su tüketiminin olmaması, gübre ve tarım ilacına ihtiyaç duymadan yetiştirilebilmesi gibi nedenlerle toprak ve çevrenin korunmasını amaçlayan organik tarım üretimi için uygunluğunu göz önüne sermektedir. Ek olarak kenevir, ürün rotasyonuna uygun bir bitki olduğundan yabani otları yok ederek sonraki ürün için zengin bir toprak yapısı bırakmaktadır (Ulaş, 2018).
Kenevir meyvesi, yeşilimsi-kahverengi bir cevizciktir (achene). Cevizcik içerisinde bulunan tohum endospermik olup, embriyo, meyve içerisinde kıvrılmış durumdadır. Tek tohum içermesi, kabuğunun sert ve açılmaz olması nedeniyle cevizcik, kenevirin yetiştirilmesinde tohumluk olarak kullanılır ve pratiktede kenevir tohumu olarak adlandırılır (Necmi İşler, 2019). Bu tohumda %30-32 yağ, %22 protein, %35 karbonhidrat, %1.5-2 şeker, %5-6 kül ve %21 oranında karbonhidrat bulunur (T.C Tarım ve Orman Bakanlığı, 2019). Kenevirde dişi bitkinin tohumu etrafında yer alan yaprakları ile dişi ve erkek türlerinin çiçekli tepeleri psikoaktif maddeler içerir.
Kenevir Üreme Organları ve Anatomik Özellikleri
Kenevir yaprakları dişilerde çiçek salkımlarında yoğun olarak bulunurken, erkek bitkilerde çiçekler daha azdır. Kenevir yaprakları teknik sağ uzunluğunda karşılıklı; bunun üzerine ise almaşıklı olarak yer alırlar (T.C Tarım ve Orman Bakanlığı, 2019).
Kenevir genel olarak dioik bir bitki olarak tanımlanır. Bununla birlikte kenevir bitkisinin monoik türlerine de rastlanmaktadır. Çiçek sayısı cinsiyete bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Dişi bitkilerde çiçek sayısı daha fazladır. Erkek bitkilerin çiçekleri sarımsı yeşil görünümdedir, dişilerin çiçekleri ise çoğunlukla yeşil görünümlüdür.
Dişi bitkide brakte yapraklar birleşmiş biçimdedir, periantın üzerinden geçerek çiçeği sarar. Periant yapraklar yumurtalık etrafında fincana benzer bir yapı ile kesilme olmadan kılıf oluşturur. Tek bölmeli yumurtalığa sahip dişi organın koruyucu yapraklar arasından yukarıya doğru uzanan iki büyük stigması bulunur. Stigmalar döllenmeye uygundur. Erkek çiçeklerde ise dışta 3 brakte yaprak, bu yaprakların içerisinde 5 adet periant kalıntısı, periant kalıntılarının içerisinde ince flamantler, beyaz yuvarlak antenleri ile beş adet erkek stamen yer alır. Stamenler, periant yaprakların arasından sarkmış vaziyettedir.
Kenevir Kalite Özellikleri
Kenevirin kaliteli olduğunu anlamak için belirli özellikler bulunur. O özelliklerden bazıları şunlardır:
• Kaliteli bir kenevirin üzerinde küf bulunmamalıdır. Küf otun üzerinde beyaz ve grimsi bir yapıdadır. Kenevir otu alınmadan önce mutlaka üzeri kontrol edilmeli, küf olmadığına emin olunmalıdır.
• Kenevirin kokusu kenevirin bayat olup olmadığını gösterir. Taze kenevir etrafına güzel bir koku yayarken, bayat kenevirlerde bu durum söz konusu değildir.
• Yapraklar solgun veya renksiz görünüyorsa kenevirin bayatlamış olma ihtimali oldukça yüksektir. Renkli ve canlı renge sahip kenevirler daima daha taze ve kaliteli olurlar.
• Dişi kenevirler yoğun olarak esrarda kullanılır. Bunun sebebi dişi kenevirlerin daha çok dallanıp yaprak oluşturmasıdır.
• Kenevir bitkisinde lif üretimi kalitesini arttırmak için düzenli yağış ve nemli ortam gerekir. Yüksek sıcaklık ve kurak, kenevirin olgunlaşmasını hızlandırarak kalitesinde düşüşe neden olur. Sadece lif üretimi yapmak amacıyla kenevir yetiştirildiğinde, erkek bitkiler olgunlaştığında, dişi bitkilerle beraber hasat edilmelidirler. Lif veriminin düşüklüğüne karşılık kalitesinin yüksek olduğu bu yöntemde, lif üniformitesi yönünden, erkek ve dişi bitkilerin ayrı ayrı demetlenmeleri ve havuzlanmaları daha uygun olur. (Necmi İşler, 2019)
• Kristal yoğunluğu yani, trichome yoğunluğu parlak görüntüsüyle güzel bir görüntü sağlarken, kalitesinin anlaşılmasında da büyük rol oynar.Trikom uçucu yağların ve kannabinoidlerin korunması için oldukça önemlidir.
Kenevir Faydaları ve Kullanım Alanları
Artan bilinç düzeyiyle birlikte insanlardaki ekolojik kaygıların artması sebebiyle kenevir liflerinden üretilen tekstil ürünlerine olan talep günden güne artmaktadır.Aynı zamanda kenevir liflerinin fiziksel ve kimyasal yapılarından kaynaklı üstün performans ve kullanım özellikleri pazardaki müşterilerin dikkatini çekmektedir (Özdemir ve Tekoğlu, 2013). Tüm bunlara karşın kenevir lifleri günümüzde dünya doğal lif üretiminin %0.5’inden azını oluşturmaktadır (Shahzad, 2012). Doğada dişisi ve erkeği gözle ayırt edilebilen tek bitki olan kenevir lifleri genel olarak dünyada sektörel bazda kullanılır;
- İlaç yapımında,
- kâğıt yapımında,
- yakıt yapımında (biyoyakıt),
- kumaş yapımında,
- tüm tekstil ürünlerinde,
- otomotiv sektöründe,
- petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda,
- kozmetik ve sabun yapımında,
- elektrik üretiminde,
- inşaat sektöründe,
- yem sanayisinde,
- yağ yapımında,
- Asfalt ve yol yapımında kullanılır (Ulaş,2018).
Kenevir, çeşitli kullanımlar ve endüstriyel uygulamalar için bir kaynağı temsil eden ekonomik imtiyazlı değerli bir üründür (Amaducci ve Gusovius, 2010; Salentijn veark.,2014).Kenevir pazarı dünya genelinde 25 binden fazla ürünü içermektedir (Renee Johnson, 2018). Çin günümüzde kenevir kağıdı ve tekstil ürünlerinin öncüsü konumundadır. Dünya kenevir ihtiyacının %40’ı Çin tarafından karşılanmaktadır. Aynı şekilde Kanada kenevir ürünlerinin en önemli üreticilerinden biri olmakla beraber ABD kenevir ithalat pazarının %60-90’ını oluşturur.
Yapılan araştırmalara bakıldığında kenevir kullanımının sürdürülebilirlik ve sağlık bakımından birçok faydası olması sebebiyle özellikle gıda sektöründe kullanımının yaygınlaşması ön görülmektedir.
Kenevirin kullanımı bölgelere göre farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, Avrupa’da kenevir; otomobil, inşaat sektörü gibi endüstriyel anlamda yaygındır. Türkiye’de ise kenevir üretimi belirli kontrollere ve izinlere bağlı olarak yetiştirilmektedir. Tarımı Samsun ilimizde yaygın şekilde yapılmaktadır.
Kenevir önceki yıllarda popüleritesini kaybetmiş olsa da, son yıllarda sürdürülebilirliği, çevreci ilkeler doğrultusunda üretilebilmesi sebebiyle günümüzde yeniden önem kazanmaya başlamıştır.
Kenevir bitkisi sağlık alanında geçmişten günümüze birçok hastalığa iyi gelmiş tıbbi bitkiler arasındadır. Yüksek tansiyon ve kolestrol seviyesini düşürdüğü bilinmektedir (Jones, 1995). Kenevir tohumu %20-25 protein, %20-30 karbonhidrat, %25-35 yağ ve %10-15 mineral içermektedir (Deferne&Pate, 1996; Pate 1999).
Yüksek çoklu doymamış yağlar; yazıcı mürekkebi, odun koruyucu, sabun ve şampuan yapımında kullanılmaktadır. Aynı zamanda kenevir tohumu yağında iki temel çoklu doymamış yağ asidi bulunur. Linoleik ve linolenik asit olarak adlandırılan bu iki temel çoklu doymamış yağ asidinin insanlar için en doğru oranda bulunduğu tespit edilmiştir. Cilt tarafından hızlı bir şekilde emilmesiyle bilinen bu yağ, cilt kremleri ve vücut yağları gibi kişisel bakım ürünlerinde kullanılabilecek ideal bitkilerdendir (Rausch, 1995). Kenevir tohumu yağı ciltteki yaşlanma etkilerini azaltarak cildi dinç tutar, nemlendirir.
Kişisel bakım ürünlerinde çok kullanılan ürünlerden bir tanesi de kenevir sabunudur. Birçok şirket ve bireysel üretici tarafından üretilen bu sabunlar çeşitlilik bakımından da oldukça zengindir. Kenevir sabunları sıvı ve çubuk şeklinde tüketime sunulmaktadır.
Kenevir tohumu yağı, saç bakım ürünlerinde sıklıkla kullanılan ürünlerden bir tanesidir. Bu yağ sayesinde güçlü saçlar ve saç derisinde parlaklık sağlanır. Saç maskeleri, saç bakım yağları, şampuanları ve bakım kremlerinde kullanılmaktadır.
Kenevir birçok kişisel bakım ürününde kullanılabildiği gibi dudak bakım kremi olarak da kullanılır. İçerisinde bulundurduğu maddeler sayesinde dudak çatlaklarını onarır, dudağa parlaklık verir.
Kenevir yağı hayvan yemlerinde kullanılabilen, zengin Omega 3 ve 6 besin kaynağı olan ve çoklu yağ asidine sahip bitkisel takviyedir. Aynı zamanda tohum, küspe, yağ ve protein kaynağı olarak hayvanların diyetinde kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalara göre diyetinde kenevir küspesine yer verilen ineklerin süt verimi ve kalitesi artmıştır (Giorgia della Rocca ve Alessandra Di Salvo, 2020).
Kenevirde bulunan Omega-3- ve 6 ile amino asitler vücut tarafından üretilmediğinden dışarıdan alınması gerekir. Kabuklu veya kabuksuz tohum olarak işlenen kenevir, günlük diyette kullanılabilecek bir gıdadır. Hayvanların kürkünde parlama ve dinginlik sağlar. Kediler, köpekler, inekler, atlar, kuşlar ve tavşanlar takviye gıda olarak kenevir tüketebilirler.
Kenevir hayvanlar için sağlıklı bir besin kaynağı olabildiği gibi insanlar için de tüketildiğinde birçok fayda sağlayan bitkisel besindir. Kenevir tohumu birçok gıdanın yapımında kullanılmaktadır. Salata sosu, beslenme çubuğu, ekmek, kurabiye, mısır cipsi, makarna ve dondurma gibi gıdalarda kenevir aktif olarak kullanılır.
Kenevir tohumu sağlıklı ve protein bakımından zengin bir gıda olması sebebiyle son zamanlarda tüketimi artmış gıdalar arasındadır. Kenevir somunu (kabuklu tohum), esas olarak yağ (tipik olarak %45), protein (%35) ve diyet lifi ve diğer karbonhidratlardan (%10 ağırlıklı kabuğun kalıntılarından kaynaklanan) oluşur (Oran Kalkınma Ajansı, 2019).
Sürdürülebilirlik açısından bakıldığında kenevir liflerinin üretiminde yüksek su tüketiminin olmaması, gübre ve tarım ilacına ihtiyaç duymadan yetiştirilebilmesi gibi nedenlerle toprak ve çevrenin korunmasını amaçlayan organik tarım üretimi için uygunluğunu göz önüne sermektedir. Ek olarak kenevir, ürün rotasyonuna uygun bir bitki olduğundan yabani otları yok ederek sonraki ürün için zengin bir toprak yapısı bırakmaktadır (Ulaş, 2018).
Dünyada endüstriyel kenevir lifleri, mukavemet, dayanıklılık, yalıtım, akustik ve ultraviyole ışınlara karşı direnç gibi farklı özellikleri ile ilginç bir sürdürülebilir malzeme olarak kabul edilmektedir (Awwad ve ark., 2012). Kenevir liflerinin zirai alanlarda potansiyel kullanımının, toprak eğimlerinin ve düzenli depolama sahası sistemlerinin onarımı için sürdürülebilir bir çözüm sağlayacağı düşünülmektedir (Najjar ve ark., 2014).
Çevresel etki konusundaki büyük ihtiyaç ve farkındalık göz önünde bulundurularak, kenevir malzemesinin performansı ve geri dönüştürülebilirliğiyle farklı disiplinlerdeki uygulama çalışmalarına uyumluluğu son zamanlarda mühendislik ürün tasarımında daha yüksek önceliğe sahip olmasına neden olmaktadır (Al-Oqla ve Sapuan, 2014). Gövdesi kenevirden üretilen otomobillerin dayanıklılığı çelikten üretilenlere göre on kat daha fazla olmaktadır. 20.yy. başlarında, kenevirden türetilen selüloz, plastiklere yönelik yenilenebilir hammadde haline getirilmiştir. 1930’larda Henry Ford, kenevir liflerini kullanarak, biyolojik alaşım maddelerinden, bir araba prototipi geliştirmiştir. Reklamı yapılıp, dayanıklılık özelliği ön plana çıkarılan bu araçlar, politikalar gereği seri üretime geçirilememiştir (Seher Kaya ve Eren Öner, 2020).
Kenevir bitkisi kullanım alanlarından bir tanesi de keyif verici madde olan esrar şeklinde tüketilmesidir. Kenevir keyif verici maddeye dönüştürüldüğünde esrar adını alır. Bazı ülkelerde kanunlar dahilinde yasallaştırılmış olsa da ülkemizde üretimi yasal değildir.
Esrarın tıbbi alanda da bir yerinin olması son yıllarda esrarın yasallaştırılması mevzusunu küresel bir tartışma hâline getirmiştir. Esrarın ağrı kesici, hastalık semptomlarını hafifletici etkisi ve yaşam standartlarını pozitif etkileyen yönleri vardır. Esrarın tıbbi tüketimine yönelik yapılan çalışmalarda kendini en çok geliştiren ülkelerden biri Amerika Birleşik Devletleri’dir.
Cannabis Sativa (endüstriyel kenevir), ana etken maddeleri ve aroma veren maddelerle birlikte 120 adet madde içerir. Kenevirde dişi bitkinin tohumu etrafında yer alan yaprakları ile dişi ve erkek türlerinin çiçekli tepeleri psikoaktif maddeler içermektedir (Özşeker ve ark, 2017). Esrarın başlıca etken maddeleri: cannabinol, cannobidiol ve tetrahyrocannabinoldür. Esrarın başlıca üç preparatı vardır. Bunlar;
- Marihuana (dişi bitkilerin yaprak ve çiçek durumları,
- Esrar (kenevirin reçinesidir.)
- Esrar yağıdır. Esrar yağı ise marihuana veya esrarın organik çözücülerle muamelesi sonucunda elde edilen ve son yıllarda kullanımı artan bir kenevir preparatıdır (Necmi İşler, 2019).
Kenevir geçmişten günümüze topraklarımızda tarımı yapılan bitkiler arasındadır. Şile Bezi ve Rize Bezi gibi özgün dokuma teknikleri ile beraber, geleneksel kültürümüzde de yer edinmiştir (Serkan Gönen, 2009).