Kültürel
0

The Shining Analiz • Filmi İyi Yapan 5 Neden!

Hepinize merhaba sevgili filmsever dostlarım! Bugünkü yazımızda bazılarının anlamakta zorlandığı bazılarınınsa hayretler içerisinde izlediği bir film hakkında konuşacağız. The Shining”, Stanley Kubrick’in mükemmeliyetçiliğinin sonucudur ve sinemanın yapı taşı olan eserlerdendir. Tarih içinde başka pek çok film de “The Shining”e, saygı duruşu olarak göndermelerde bulunmuştur. Peki ya bu filmi kültleştirecek derecede iyi ve özgün yapan şeyler nelerdir?

1. Korku Kaynağı

Stanley Kubrick ve Diane Johnson’ın, “The Shining”i zamanın geleneksel korku filmlerinden ayırmak için yaptıkları, filmi ürkütücü yapan şeydir.

Film, izleyiciden sürekli tetikte olmasını ister ve bu durum bizi filmlerin çoğunlukla kullandığı korku türlerinden farklı olarak “ürperticiliğe” götürür. Peki ürpertici olan ile diğer korku türleri arasındaki fark nedir?

2013 yılında Francis T. McAndrew ve Sara S. Koehnke tarafından yayınlanan çalışma şöyle der:

Ürperticilik, korkacak bir şeyin olup olmadığının belirsizliği ve/veya tehdidin kesin doğasının belirsizliği ile ortaya çıkan endişedir.

Buna bir örnek maskelerin rahatsız ediciliğiyle alakalı popüler bir teoridir:

Bir insanın üzerinde gördüğümüz maske, o kişinin niyetini belli edecek ifadelerini saklar ve karşı taraf bu belirsizlikten rahatsız olur. O anda kişi muhayyilesiyle yalnız kalmıştır, maskenin altında ne olduğu sadece tahmin edilebilir. Hatta kişi tarafından ilk tahmin genellikle tehlikede olduğu yönünde yapılır çünkü biz insanlar evrimsel olarak belirsiz durumlarda tehlike algılamak üzere programlandık.

Bu duygu “The Shining”de, filmi oluşturan birçok elementin aynı şekilde maskelenmesiyle ortaya çıkar.

İşte film de yine izleyiciyi muhayyilesiyle yalnız bırakarak insanlığın söz konusu ilkel reaksiyonlarını aktive eder ve böylece asıl korkunun etten kemikten bir oluşumdan veya genel olarak herhangi bir somut varlıktan değil hayal gücümüzden geldiğini anlatır.

Bir kişinin, yerin, sesin ürkütücü olup olmadığı algımızla ilgilidir.

2. Müzikler

Filmde bizi tetikte olmaya zorlayan ve devamlı endişelendiren en etken unsur müziklerdir belki de. Filmde çalan müzikler öyle belirsizdir ki yer yer ekranda korkunç ve kayda değer herhangi bir şey yokken patlayıverir, gerçekten ürkütücü bir şey olduğundaysa yanıt vermezler. Bu, seyircideki gerilimi ve şüpheyi hâyli artırır.

Filmi ilk izlediğimde müzikleri beni diğer her şeyden daha fazla germişti.

3. Mekân

Filmi iyi yapan sebeplerden bir tanesi de kuşkusuz mekan diyebiliriz. Overlook oteli göze güzel gelen yüksek bir tasarım zevkiyle donatılmıştır. Hatta görünüşü oldukça göz boyar ki içinde yatan tehlikeyi saklayabilir. Bu da otel için bir çeşit maskedir. Otelin tehlikesiz görünse bile tehlike potansiyeli taşıma özelliği mekânı da ürpertici kılar.

Filmin sonlarına doğru gördüğümüz oda 237‘nin içini hatırlayın. Mobilyalar, halıdaki desenler, duvar renkleri ve ışıklandırma birlikte davetkâr bir atmosfer oluşturur ama birden banyodaki kâbusla karşılaşıveririz.

the shining
Overlook en ince detayların tasarımına kadar harika değil miydi sizce de?

4. Olayların İşlenişi

The Shining’i birkaç kez izledikten sonra filmin ilerleyiş süreci çok sıkıcı gelmeye başlamıştı. Yönetmen en küçük  detayı bile uzun uzadıya, tüm aşamalarıyla görüntüye alıyor, elden geçiriyordu. Tabii aslında sıkıntının bende olduğunu öğrenmekte gecikmedim. Sayısız hızlı kurgulu film izlemiş ve karakterlerin bir yerden bir yere giderken tüm yolculuklarını izlemek yerine bir kesmeyle varış noktasında olmalarına alışmıştım. Halbuki bu filmde Kubrick ve Diane’in önemsediği Jack Torrance ve ailesine filmin sonunda ne olacağı değildir. Herkes Jack’in delireceğini filmin başından beri biliyordu. Burada önemli olan Jack’in nasıl delireceği, o devrede neler yaşayacağıdır.

Ayrıca yönetmenin olayları bu kadar tamı tamına işlemesi hem olaylar arasında boşluklar olmamasına hem de neticede bir adamın delirip ailesini öldürmeye çalışması gibi basit bir hikâyenin süslenip güzelleşmesine neden oldu.

Tuvaletteki diyalog sahnesi o kadar uzun olmasaydı Jack’in öldürme uğruna olan motivasyonunu anlamakta zorlanabilirdik.

5. Alt Metin

The Shining filminde çeşitli yollardan birçok imanın aktarıldığı söylenebilir. Amerika’da yerlilere ve siyahilere karşı takınılan ırkçı tavır, toplumun sosyoekonomik sınıflara ayrılmasıyla alt sınıfın duyduğu sürekli üste ulaşma çabası ve aşağılık kompleksi gibi fikirler gün yüzüne çıkarılabiliyor.

Torrance ailesinin filmin sonunda yaşadıklarının gerçekte, aile içi sıkıntılardan dolayı, bir yerlerde; hiçbir otelin, büyünün etkisi olmadan -hatta daha dehşet verici şekilde- yaşanmış olabileceği ise filmin kazandırdığı büyük bir farkındalık bize.

 

 

Bugünkü yazımızda The Shining isimli filmi inceledik. Bir önceki film incelememiz olan Cruella Film İncelemesi isimli yazımıza göz atmayı unutmayın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir